1 Ağustos 2007 Çarşamba

Ülser


Mide Ülseri
Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir. Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar. Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir. Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir. - Tedavi süresince istirahat edin - Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin - Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın - Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın - Diş sağlığına önem verin - Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.
Onikiparmak Bağırsağı Ülseri
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.

Guatr Nedir ?


Guatr
Tiroid bezinin büyümesi sonucu ortaya çıkan ve boynun ortasında, yutkundukça aşağı yukarı hareket eden şişlikle kendini belli eden bu hastalığa guşa veya cedre de denir. Tıp dilindeki adı strumadır. guatr, özellikle geceleri nefes darlığı yapar. Bazen de rahatsız edici öksürüklere neden olur. İki çeşit guatr vardır. Basit guatr : Bu çeşit guatrda tiroid bezi balon gibi şişer. Nedeni alınan iyotun yetersiz olmasıdır. Dağlık bölgelerde oturanlarda, ergenlik yaşlarında ve hamilelerde çok görülür.
Yumrulu Guatr
Bu çeşit guatrda, tiroid bezinin iki yanında kabarıklık veya üzüm salkımını andıran şişlikler görülür. Her iki çeşit guatrda da endişelenecek bir durum yoktur. Ancak tedaviye erken başlamak gerekir. Yemeklerde iyotlu tuz kullanmak, mümkün olduğu kadar çok balık, pırasa, kuru erik, yumurta, taze fasulye, pazı, soğan, sarmısak, dut veya dut kurusu, havuç yemek; inek sütü, erik hoşafı, ve havuç suyu içmek çok faydalıdır. Ayrıca kabız olmamaya gayret etmek gerekir. Lahana, mısır ve turp da yenmemelidir.

Hemoroid ( Basur ) Nedir ?


HEMOROİD ( BASUR ) makat bölgesindeki damarların genişlemesi yani varisidir.Hemoroidin ana nedeni kabızlıktır ve kalıtımsal özellikte taşımaktadır. Hemoroidli hastaların çoğunda uzun süren kabızlık vardır ve ailede birçok hemoroidli şahıs bulunmaktadır. Hemoroid hastalığı toplumda çok yaygın bulunmaktadır.Makat bölgesinde 3 ana toplar damar ağı mevcuttur. Bir tane solda, iki tane sağda. Bunlara toplardamar yastıkları denir.Kabızlık nedeni ile bunlar genişler ve iç hemoroidleri oluşturur. Zamanla bunlar makat dışına sürüklenir ve dişkılama esnasında dışarı sarkar.

İÇ HEMOROİD DERECELERİ:
1.derece: Makattan çıkmayan (sadece kanama yapan) memeler.
2.derece: Dışkılama ve ıkınma esnasında dışarı çıkan ve kendiliğinden içeri giden memeler.
3.derece: Dişkılama ve ıkınmakla dışarı çıkan ve sonra elle geri itilen memeler.
4.derece: Geri itilmeyen memeler.

DIŞ HEMOROİDLER:
Dış hemoroidler makatın dışından çıkan memeler.

ANUS (MAKAT) KANSERİ:
Anus (makat) kanseri.Resimde görüldüğü gibi hemoroide çok benziyor.Bu nedenle hemoroid hastaları mutlaka uzman doktora muayene olmaları gerekir.

HEMOROİDİN YAPTIĞI ŞİKAYETLER:
Makatta meme oluşması,makattan kanama,bazen akıntı ve kaşıntı. Hemoroid içinde kan pıhtılaşırsa veya hemoroid memesi boğulursa Tromboze hemoroid oluşur ki çok ağrılıdır.Normal bir hemoroid ağrı ve sancı yapmaz.Eğer bir hastada ağrı veya sancı varsa Tromboz,abse veya fissür düşünülmelidir.

ANAL FİSSÜR:
Makatta kabızlık veya ishale bağlı çatlak oluşmasıdır,doğum sonrasıda çok görülmektedir. Dışkılama esnasında şiddetli sancı yapar,az miktarda kanama olabilir.Sancı nedeni ile hasta tuvalete gitmekten korkar,buda kabızlığı artırır ve neticede fissür giderek büyür. Makattan kanama olduğu zaman mutlaka uzman doktor tarafından muayene olunmalı, çünkü kalın barsak kanserleri ve kalın barsağın diğer hastalıklarıda kanama yapabilir,körlemesine hemoroid veya fissür tedavisine başlanmamalı. Hemoroid ve fissür tedavisine kesin tanı konulduktan sonra başlanmal
Anal Fissürün tedavisi
Makat kenarındaki kasın kısmi kesilmesi (lateral internal sfinkterotomi),böylece basınç kalktığı için fissür kendiliğinden kaybolacaktır.

PERIANAL FİSTÜL
Makattaki apse ve fistüllerin çoğu makat içindeki bezlerin iltihaplanmasında kaynaklanır. APSE'de genellikle makatta ağrı,şişkinlik,kızarıklık ve yüksek ateş olur. Apse'nin tedavisi Drenaj'dır (Cerrahi yöntem ile boşaltılır)Fistül'lerin apselerden sonra oluşan makat çevresindeki deri ile kalın bağırsağın son bölümü (Rektum) arasındaki tüneldir.İç ağzı bağırsakta ,Dış ağzı deridedir.Fistülde dış delikte kanlı ve iltihaplı akıntı olur ve iç çamaşırı kirletir. Bazen dış delik tıkanır ve Apse( Ağrı,kızarıklık,Ateş) oluşur Tedavi cerrahidir dış delikten boya verilerek iç delik bulunur ve bu iki delik arası kesilerek iyleşmeye bırakılır.

Dizanteri


Şiddetli ishal ile karakterize bir kalın barsak hastalığı.

İki ana şekli vardır:

Basilli dizanteri

Amipli dizanteri.

Dizanteri eskiden beri bilinen bir hastalıktır. Amipli ve basilli dizanteriler arasındaki ayırım ancak son yüzyılda tesbit edilmiştir. Önceleri bu iki tip dizanteri birbirine karıştırılmıştır. Eldeki bilgilere göre dizanteriyi ilk defa M.Ö. 380’de İran ordusundaki bir salgın sırasında Herodotus tesbit etmiştir. Askeri hareketlerde, savaşlar esnasında, toplumların kötü beslenme şartları ve göç gibi sağlık kurallarına dikkat etmedikleri zamanlarda sık sık dizanteri salgınları görülmüştür. Basilli dizanterinin benzeri belirtileriyle seyreden amipli dizanteri 1859’dan sonra ayırt edilmeye başlandı. 1898’de Shiga, Japonya’da dizanterili hastalardan dizanteri basilini üretti, şifa bulduktan sonra, bunların büyük abdestten kaybolduklarını tesbit etti. Basilli dizanteri salgınlar yapabilmekte, amipli dizanteri ise tek tük vak’alar halinde görülmektedir. Basilli dizanteri Shigella grubu mikroplar tarafından meydana getirilir. Tek tük vak’alar halinde yurdumuzun her yerinde devamlı olarak vardır. Şartlar müsait olunca salgınlar da yapar. Dizanteri basilinin kaynağı insanlardır. Bulaşma: Direkt temas ile veya su, besin maddeleri ile dolaylı yoldan olur. Direkt bulaşmada, hastanın ellediği kapı tokmakları, çatal, kaşık, bardak, havlu ve hela musluklarından alınan basiller de söz konusudur. Dizanteriyi hafif geçirenler, yatmaya ihtiyaç duymadan ayakta gezenler, hastalığı kolayca yayarlar. Bir insanda hafif hastalık yapan dizanteri basili, diğer bir insanda ağır bir hastalık tablosuna yol açabilir. Hastalığı hiçbir belirti vermeden geçiren dizanteri taşıyıcıları da vardır. Dolaylı bulaşmada besin maddelerinin mikropla kirlenmesi durumu görülür. Portör (hastalığı belirti vermeden taşıyan) satıcı, aşçı, garsonların ve diğer gıda ile uğraşanların basili bulaştırması ile ekmek, süt, su, salata, meyve gibi pişmeden yenen ve içilen maddelerden, hastalık kolayca alınmaktadır. Dizanterinin yayılmasında karasinekler de rol oynar. Dizanteri salgınları yaz aylarında çıkar. Denize dökülen lağımlardan karışan basillerle plajlarda hastalığı almak mümkündür. Dizanteriye her cins ve yaştaki kişiler yakalanabilir. Çocuk ve yaşlılarda, diğer bir hastalığın nekahatinde bulunanlarda, dolaşım yetmezliği olanlarda, hamilelerde ve veremli olanlarda ağır seyreder. Hastalığın kuluçka süresi, ortalama olarak 3-6 gün arasında değişir.

Belirtileri:

Kuluçka dönemini takiben ani olarak başağrısı, halsizlik, kusma, titreme ile ateş yükselir. Karın ağrısı ile birlikte ishal başlar. Hasta günde 10 ile 120 kere arasında helaya gider. Büyük abdest içinde kan, balgam ve cerahat mevcuttur. Dışkılama karın ağrısını takib eden buruntuyla başlar. Arkasından şiddetli bir ağrı ile barsak muhteviyatı dışarı atılır. Bazan hasta helaya gidemeden yatağına dışkılar. Dilin üstü paslıdır. Hastalık ilerledikçe dil şişer. Karın muayenesinde kalın barsaklar sucuk gibi ele gelir ve ağrılıdır. Ayrıca, mide-barsak sindirim salgısında azalma olduğundan hazımsızlık da ortaya çıkar. Barsakta gaz vardır. İdrar yaparken yanma, bazan durdurulamayan hıçkırık vardır. Tansiyon, hastalığın 2-3. günü düşer, nabız sayısı artar. Çocuklardaki dizanteri daha değişik seyreder. Çocuklarda sinir sistemi belirtileri fazladır, huzursuzluk, durgunluk, havaleyle seyreder. Su kaybı belirtileri çoktur. Dışkıda balgam boldur. Dışkı yeşil renktedir. Dizanteri erişkinlerde 10-15 gün sürer. Müzminleşen dizanteri ise gelip geçici şifalarla senelerce sürebilir. Uygun bir tedavi ve rejimin yapılmaması ve basilin hususiyetlerine bağlı olarak dizanteri müzminleşebilir. Müzmin dizanterinin iki şekli vardır: Dispeptik müzmin dizanteri: Büyük abdestte kan ve balgam kaybolduğu halde ishal devam eder. Besinlerin hazmedilememesi söz konusudur. Büyük abdest oldukça fena kokuludur. Kalın barsakta ülserli ve kanayan noktalar vardır. Komplikasyonlar (Hastalığın seyrinde ortaya çıkabilen durumlar): Makat çevresi apseleri, prolapsus ani (makatın dışarı çıkması), sidik kesesi iltihabı, dizanteri romatizması, göz kapağı mukozasının iltihabı (konjiktivit), idrar yolu iltihabı, kaslarda felç nadir de olsa görülebilir. Dizanterilerde ölüm oranı % 5-10 arasında değişir. Çocuk ve yaşlılarda fazladır. Türkiye’de dizanteriden ölüm oranı, batı ülkelerine göre daha düşüktür. Basilli dizanteri tipik belirtileri ile kolayca tanınır. Fakat amipli dizanteriden klinik belirtileri ile ayırt edilemez. Kesin teşhis, büyük abdestten kültür yaparak dizanteri basilini üretmekle konulur.

Tedavi:

Hasta, yatak istirahatine alınır (hastahanede yatırmak en uygunudur). Önce beslenmesi ayarlanır. Bol sıvı verilir. Hasta pirinç çorbası ile beslenir. Posa bırakan gıdalar verilmez (sebze, meyve gibi). Midede azalmış bulunan hidroklorik asit, limonata şeklinde veya özel ilaçlarla tamamlanır. Yemekten sonra, sindirim enzimleri ihtiva eden ilaçlar verilir. Yiyebilen hastalara ekşi elmaların rendesi faydalıdır. Şiddetli ağrılara karşı; karın üzerine sıcak su torbaları ve termofor koymak iyi gelir, geceleri ilaç verilir. İshal azalıp büyük abdest şekillenmeye başlayınca, ızgara köfte, pirinç ve patates püresine geçilir. C, K ve B vitaminleri de verilir. Tedavide ilaç olarak en mühimi, direkt olarak basil üzerine etkili olan ilaçlardır. Bunlar arasında; tetrasiklin, kloramfenikol, sulfamidler ve streptomisin sayılabilir. Bu ilaçlar, mutlaka bir doktorun denetiminde kullanılmalıdır. Korunma: Hastalar, sağlamlardan ayrılır, büyük abdest dezenfekte edilmeden helalara dökülmez. Dizanteri nekahetleri ve taşıyıcıları, besin maddeleri işçiliğinden muaf tutulur. Sular klorlanır. Sütler iyi kaynatılır veya pastörize edilir, çiğ sebze ve meyveler temiz ve bol su ile yıkanır. Salgınlar esnasında çiğ sebze ve meyve yememelidir. Besinler kara sineklerden korunmalı, el temizliğine itina göstermelidir. Korunmada yaygın olarak kullanılan bir aşısı yoktur. Amipli dizanteri: Entamoeba histolytica ismi verilen bir amip tarafından meydana getirilen, dizanteri şeklidir. Bu amip, insanlara ait bir parazittir. Bunun bir canlı hareketli şekli, bir de kist şekli vardır. Tabiatta ancak kist şeklinde bulunur. Amipli dizanteri tropik ve subtropik iklim bölgesinde yaygındır. Birinci Cihan Savaşında Mısır’daki kamplarda esir kalan er ve subaylarımızla yurdumuza gelmiş ve Anadolu’nun soğuk sıcak her bölgesine yayılmıştır. Amibin kaynağı insanlardır. Canlı şekli dayanıksız olduğundan, bulaşmada önemli değildir. Bulaşmada dayanıklı olduklarından kistler rol oynamaktadırlar. Sulara, çiğ yenen besinlere karışarak hastalığa yol açarlar. Hastalığın bulaşmasında karasineklerin de rolü büyüktür. Amipli dizanteri tek tük rastlanan bir hastalıktır. Basilli dizanteri gibi salgınlara pek yol açmaz. Ağızdan alınan kistler, doku içinde ilerler, barsakta ülserlere neden olur. Amipler bazan portal damar (karaciğer kapı toplardamarı) içine girerek karaciğere ulaşır, neticede abselere yol açar. Kan yoluyla ulaştığı, diğer organlarda da apse yapabilir. Had amipli dizanteri genellikle kistler alındıktan 8-10 gün sonra ortaya çıkmaktadır. Belirtileri: Belirtilerin derecesi iklime, kişinin bünyesine ve amibin cinsine göre değişiklikler gösterir. Had amipli dizanteri, hastalığın klasik şeklidir. Belirtiler basilli dizanteriye benzer. Farklı olarak, bunda genellikle ateş yoktur. Ancak barsakta gelişen diğer bir enfeksiyon veya karaciğer apsesi gibi bir komplikasyon olursa ateş yükselir. Hafif belirtiler ve nöbetlerle tanınmayan amipli dizanteri veya had safhadayken yeterli tedavi görmeyen veya hiçbir hekim tarafından müdahale edilmeyen vak’alar müzminleşir. Amip hali denen hafif hastalık, müzmin dizanterinin meydana gelmesinin başta gelen sebeplerindendir.

Komplikasyonları:

Barsak gangrenleri, barsak kanamaları ve delinmeleri, barsakta kanser gelişimi, hepatit (karaciğer iltihabı) karaciğer absesi ve diğer organ abseleri sayılabilir. Amipli dizanteri; ishal yapan diğer hastalıklarla ve en çok da basilli dizanteri ile karışır. Kesin teşhis; büyük abdestten (tazeyken) alınan bir parçanın mikroskopla incelenip, amiplerin görülmesiyle olur. Tedavi: En mühim ilaç emetindir. Chloroquine, metronidazol de etkilidir. Diğer hususlar basilli dizanteride olduğu gibidir. Korunma: En mühim husus, hastaları tedavi etmek, portörlük (taşıyıcılık) ile bulaşmasına engel olmaktır. Diğer hususlar basilli dizanterideki gibidir.

Uyuz nedir ?

Yüzyılların Problemi: Uyuz
İnsanlık tarihinde bit, pire ve uyuz zengin ve yoksul ayırmaksızın sorun yaratmıştır. Öyle ki 'toplum içinde kaşınmanın veya kaşınmaya neden olan haşerelerin yakalanması ve toplum içinde öldürülmesinin' ayıp olduğu prenseslerin temel görgü eğitimindeydi. Günümüzde uyuz, insanlar arasında doğrudan doğruya temas ile bulaşarak sorun yaratmaya devam etmektedir. Hastalık 30 yıllık dönemlerde salgınlar halinde görülmektedir. 15 yıl sakin geçen bir devreyi 15 yıllık bir salgın eğrisi izler. Bunun nedeninin insanlarda gelişen böceğe karşı direnç olduğu tahmin edilmektedir.Uyuzun sıklığı sonbahar ve kış aylarında artar.Okullar ve toplu yaşam alanlarında uyuzun ortaya çıkma ihtimali yüksektir.Uyuzun en önemli özelliği olan gece kaşıntısı, bulaşmadan sonra 3 gün ile 6 hafta arasında değişen sürelerde olmak üzere en çok 15 gün ile 1 ay sonra başlar. Kaşıntı, tedavi edildikten 2 hafta sonrasına kadar devam edebilir
Uyuz Nedir?
Uyuz halk arasında 'gale' veya 'gidişik' olarak da bilinir. Uyuz böceği, 'Sarcoptes Scabiei Von Hominis' ancak bir mikroskop ya da büyüteç yardımı ile görülebilecek büyüklüktedir ve tüm yaşamını insan vücudunda geçirir. Kişiden kişiye yakın temas ile geçer. Böcek derinin üst katmanlarında tüneller açarak ilerler ve kaşıntıya sebep olur. Bu kaşıntı sonucunda deride iltihaplanma görülebilir. Uyuz hastalığının pislikle bir ilgisi yoktur, böcek temiz bir ciltte de yaşayabilir; uyuzun kirli insanların hastalığı olduğu inancı doğru değildir!!!
Belirtileri Nelerdir?
Uyuzlu hastalar en çok gece kaşıntılarından şikayet ederler. Bu hastayı uykusundan dahi uyandırabilir. Gündüzleri ise hastanın hareketsiz kaldığı dönemlerde, dayanılması daha kolay bir kaşıntı görülebilir. Ayrıca 1 cm ye varan kırık çizgi veya S şeklindeki tüneller uyuzun spesifik belirtileri arasında sayılabilir. Tünelin tavanındaki deliklerin kirle dolması, çizgi üzerinde siyah noktaların belirmesine neden olur. Bu noktalar hastalığın teşhisinde önemlidir. Tünellerin ucunda veya onlardan bağımsız olarak, inci tanesine benzeyen veziküller de vardır. Bu tüneller en çok %85 eller ve bilekler olmak üzere ön kollarda ve erkeklerde genital bölgede lokalizedir. Uyuz böceğinin en çok el parmaklarının araları, bilekler, kolların iç kısımları, genital bölge, karnın alt kısmı, kalçalar ve bacaklara yerleştiği görülür. Göğüs, sırt ve baş tutulmayan bölgelerdir ancak bebeklerde tüm deri yüzeyinde uyuz görülebilir.
Uyuz Nasıl Bulaşır?
Uyuz, uygun şartlar olduğunda toplumda kolayca yayılma riski olan bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma kaynağı, uyuz böceği bulaşmış insanlardır. Çoğu kimse uyuzu cinsel temasla bulaşan hastalıklar arasında kabul etse de, bulaşma cinsel temastan çok, yakın temasla olur. Hastalığın bebek ve çocuklarda sıkça görülmesi de bunu doğrular. Uyuzlu bir kimse aile bireylerine hastalığı kolayca bulaştırır. Dans etme, el sıkışma gibi temaslar da bulaşma nedeni olabilir. Hastaya ait çamaşır, çarşaf ve diğer eşyaların başkaları tarafından kullanılması, yukarıdakilere oranla daha az görülen bulaşma şekilleridir.
Korunma Yolları Nelerdir?
Uyuzlu kişilerle yakın temastan kaçınmalı, uyuz rastlanan kişilerin tüm ailelerinin kontrolleri yapılmalı ve bulaşmanın olası olduğu aile dışı arkadaş veya akrabalar uyarılmalı.Uyuzlu hastanın kullandığı ya da kullanmış olabileceği çamaşır, çarşafın vs. ortak kullanılmasını önlemeli,Hijyene dikkat edilmeli. Uyuz böceği eşyalar üzerinde 2-3 gün yaşayabildiği için tüm eşyalar ve giysiler kaynar su ile 20 dakika süre ile yıkanmalı, tüm giysilerin (elbiseler, çarşaf, astık kılıfları vs.) özellikle vücutla temas eden iç bölgeleri sıcak ütü ile ütülenmeli, tüm ev ve araba elektrik süpürgesi ile temizlenmeli.Uyuz tedavisinde etkili bir ajan olan permetrin içeren deri kremi kullanılmalı ve uyuzlu bir kişi de olsa tüm aile bireyleri tedavi edilmeli.
Tıbbi Deri Kremi Kullanımı
Duş aldıktan sonra temiz ve serin vücuda baş dışında tüm vücut kaplanacak şekilde uygulanır.Uygulamada, özellikle el ve ayak parmakları arasında kalan alanlar, bilekler, koltuk altları, dış genital organlar, kaba etler, el ve ayak tırnaklarının altına dikkat edilmelidir.8-12 saat beklenir. Bekleme süresinde eller yıkanmışsa, ellere tekrar sürülmesine özen gösterilir.Uygulama sonrasında duş alınır.Temiz giysiler giyilir, yatak çarşafı ve giysiler sıcak su ile yıkanıp, sıcak ütü ile ütülenir.Kaşıntı olsun olmasın tedavi mutlaka ailedeki tüm bireyler tarafından uygulanmalıdır.

Saçkıran (Alopesi Areata)


Alopesi areata nedir?
Alopesi tıp dilinde saç kaybı anlamına gelmektedir. Alopesi areatada ise saçlarda aniden yuvarlak saçsız alanlar oluşturacak şekilde dökülme olmasıdır.

Alopesi areatanın nedeni nedir?

Alopesi areata otoimmun bir hastalıkdır. Otoimmun hastalıklarda bilinmeyen br nedenle bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak görüp bu hücrelerle savaşmaya başlar. Bu durumda kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit denen hücreler sitokin diye adlandırılan kimyasallar salgılarlar ve bu da saçlarda dökülmeye neden olur.

Hastalığın ailesel özelliği var mıdır?

Alopesi areata ailenin bir bireyinden fazlasında görülebilir veya ailenin diğerlerinde pernisiyöz anemi ve vitiligo gibi diğer immun hastalıklar bulunabilir.

Hastalık bulaşıcı mıdır?

Alopesi areata bulaştırıcı değildir.

Alopesi areatanın nedeni nedir?

Hastalığın yenilen gıdalarla bir ilişkisi yoktur. Diğer sağlık problemlerinde olduğu gibi hastalık stressli bir olaydan sonra başlayabilir, fakat bu olguların hepsinde yoktur.Hastalık nasıl görülür?Alopesi areata belirgin bir rahatsızlık vermediği için, genellikle berberler tarafından saptanır. Saçın büyümesi durur ve kökünden ayrılır. Alpopesi areata üç evre gösterir. İlk olarak saçlar aniden dökülür, sonra dökülen alanda genişleme olur. Son olarak da saçlar başlangıçta renkleri beyaz veya gri olarak çıkmaya başlarlar. Bu ayları hatta yılları alabilir. Yeni kıllar çıkarken diğerleri dökülebilir.

Saçların tamamı dökülebilir mi?

Etkilenen hastaların %5 ine kadar olanında tüm saçlar dökülebilir. Bu duruma alopesi totalis denilir ve çok uzun sürebilir. Hastaların %1 inden azında vücut kılları tamamiyle dökülür, bu durum alopesi üniversalis olarak bilinir.

Hastalığın başka bir zararı var mıdır?

Alopesi areata fiziksel bir rahatsızlığa neden olmaz, ama psikolojik olarak hastayı etkiler.

Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ne yazık ki hastalıkta kesin çözüm sağlayabilecek tedavi yoktur. Hastalık yavaş bir şekilde kendiliğinden iyileşebilir. Bazen yeni gelen saçlar beyaz veya gri renktedir, daha sonra orijinal renklerine dönerler.Saçsız alana kortizon enjekte edilmesi saçların çıkışını hızlandırabilir. Bu tedavi intralezyonel kortizon enjeksiyonu olarak bilinir. Saçlardaki yeniden büyüme sadece enjeksiyon yapılan yerde görülür. Bu tedavi yeni alanlarda saç dökülmesini engellemez. Bununla beraber saçlar çıkmaya başlarsa ilave olarak yapılan enjeksiyonlar saçların çıkmasına yardımcı olur. Hastalığın tedavisinde bir çok farklı alternetif yöntem kullanılır. Fakat bu tedavilerin sonuçları değişkendir. Bazı losyonların kullanılması bazı kişilerde saçların çıkmasına neden olmaktadır. Bu amaçla kortizonlu ilaçlar veya minoksidil ve tahriş edici bir ajan olan ditranol kullanılabilir.İmmunoterapi denen tedavide düşük bir konsantrasyonda allerjik reaksiyon oluşturabilecek bir madde dökülen alan uygulanır ve bir allerjik kontakt dermatit oluşması sağlanır. Bu amaçla sıklıkla diphenylcyclopropenone (diphencyprone) kullanılır. Ne yazık ki bu tedavi tahriş edici ve rahatsızlık vericidir,sıklıkla lenf bezlerinde büyümeye neden olur.Yaygın saç kaybı durumunda güvenilir bir tedavi yöntemi yoktur. Kortizon içeren haplar, PUVA dediğimiz bir ışık tedavisi uygulanabilir. Fakat bu tedavilerin bir takım yan etkileri vardır.

Kıl Kökü İltihabı (Folikülit)


Kıl kökü iltihabı kıl köklerinin iltihaplandığı bir grup hastalığa verilen addır. Bu hastalıkta deride kırmızı üzeri iltihaplı noktacıklar görülür.
Kıl kökü iltihabı neden görülür?

Kıl kökü iltihabı folikülit infeksiyonlar, derinin uzun süre hava almayacak şekilde kaolaı kalması nedeniyle veya bazı hastalıklarda karşılaştığımız bir durumdur.

İnfeksiyonlar:

Eğer infeksiyon düşünüğlüyorsa mikrobu saptamak için kültür alınmalıdır.Bakteri Bakeriler bağlı kıl kökü iltihabı genellikle stafilokokus aureus denen bakteri iel oluşur. Bu enfeksiyon derindir ve deride çıbanlar oluşturur. Hijyene dikkat edilmeli, antiseptik temizleyiciler, antibiotikli kremler ve ağızdan antibiotik kullanılmalıdır.Havuz foliküliti Pseudomonas aeruginosa denen bakterinin iyi klorlanmamış havuzlarda yaptığı bir enfeksiyondur. Gram negatif folikülitPseudomonas aeruginosa veya benzeri organizmaları yüzde yaptığı bir enfeksiyondur. Sivilce tedavisinde terasiklin denen antibiotik kullanılırken nadiren gelişir.Maya mantarları Folikülite neden olan en yaygın maya mantarı Pityrosporum ovaledir malassezia olarak da bilinir. Malassezia foliküliti (Pityrosporum foliküliti)genellikle gençlerde sırtın üst kısmını etkileyen sivilce benzeri kaşıntılı bir durumdur. Nemlendiricile ve kullanılan antibiotikler kesilir. Haftalarda lokal ve ağızdan mantar ilaçları kullanılır.Mantarlar Saçlı derideki mantarlar ( tinea capitis) genellikle pullanma ve saç kaybı ile seyrederken nadiren folikülitte görülebilir. Tedavide mantar ilaçları kullanılır.Kıl dönmesine bağlı tahriş (Yalancı folikülit)Kıl dönmesi tıraş, ağda sonrasında görülebilen bir durumdur. Kültür yapıldığında herhangi bir mikrop üremez.Sakal bölesinde görülürse bu duruma pseudofolikülit barbe denir.Yalancı folikülite kadınların bacaklarında sık rasrlanır. Genellikle de kaşıntılıdır. Kılların alınması bir süre durudurulmalıdır. En az 3 ay kıllar çekme yöntemlerinden biri ile alınmamlıdır. Bayanlar için en nazik yöntem elektrikli traş aletleridir. Ayrıca lazer ile yapılan epilasyon da oldukça faydalıdır.

Temas reaksiyonları

Uzun süre havasız kalma Vazelin bazlı merhemler, nemlendiriciler, yapışkan bamtlar bazen herhanbi bir mikrobun bulunmadığı kıl kökü iltihabına neden olabilirler. Bu durumda yağsız nemlendiriciler kullanılmalıdır.Kimyasalar Katran ve benzeri yağlar folikülite neden olabilir. Bu ajanlardan uzak durulmalıdır.Lokal kortizon kullanımı Lokal kortizonun uzun süreli kullanımı folikülit yapabilir. Perioral dermatit yüzde nemlendiricilerin ve kortizonlu kremlerin uyardığı bir folikülit türüdür. tedavisinde tetrasiklinli antibiotikler kullanılır.

Bazı inflamatuar hastalıklar

Bazı hastalıklarda kıl kökünün derin kısmındaki inflamasyon harabiyet oluşturduğu için kıl kaybı ve skar gelişir. Bu hastalıklar liken planus, diskoid lupus eritematozus and foiküulitis dekalvansdır. Tedavi altta yatan hastalığa göre yapılır. Tanı koymak için deri biyopsisi gerekir.Bağışıklık sisteminin baskılanmasıEozinofilik folikülit AİDS hastalarında görülen bir durumdur. Nedeni halen anlaşılamamaıştır.